tag:blogger.com,1999:blog-34904306.post1599873009153253658..comments2022-04-09T07:13:15.932+03:00Comments on Yeni Ufuklar (New Horizons): AylinERhttp://www.blogger.com/profile/05311106963180409377noreply@blogger.comBlogger5125tag:blogger.com,1999:blog-34904306.post-51798434571088647242007-10-03T13:52:00.000+03:002007-10-03T13:52:00.000+03:00Beyin'de yeni devrelerin açılımı da bahsettiğiniz ...Beyin'de yeni devrelerin açılımı da bahsettiğiniz Allah isimlerinin bizde etkin olmaya başlaması ile gerçekleşiyor. Düşünceme göre, ZİKİR ile kastedilen de gerçekte budur. Yoksa, SORGULAMAsız, TEFEKKÜRsüz, içi doldurulmamış = MÂNÂsız Allah isimlerini tekrar etmekle beyinde bir gelişim olmaz. Beyin için önemli olan kelime ile işaret edilen Kavramın, Anlamın, hâlin Beyinde yaşanmasıdır. Beyinde yaşamı için gerekli ilk adım da Sorgulama ile başlar.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/17707274484216368452noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-34904306.post-77866323408129950182007-10-02T19:27:00.000+03:002007-10-02T19:27:00.000+03:00Sorgulamak değilmidir ki beni yalnız bırakan, insa...Sorgulamak değilmidir ki beni yalnız bırakan, insan güruhlarından uzaklaştıran, sınırlı bakışı reddettiğim için tatmin olana kadar inatla sorguladığım için hep yalnız kalmamı sağlayan.Sorgulayan dostlarla yaşamaya aç bir şekilde sanki bir tecrit hali yaşıyorum Allah görüyor halimi ve ona göre mutluluklar veriyor bana da.Gaflet mi yalnızlık mı deseler her seferinde yalnızlığı seçerdim sorgulamak için elzem neredeyse benim için.Biraz hayata karışmaya korkar,insanları gönülleri kırmamak için olabildiğince diğergam, çok şeyin farkında olmama rağmen olabildiğince cahil ve ağzı mühürlü olmaya razı oldum.Bizi anlayan yüreğimize dokunan dostlar çıkıyor arada böyle yazılar yazıyor gönlümüzü huzur kaplıyor.Sorgulamak huzursuzluğu ve getirilerini peşinen kabul etmeyi gerektiriyor bu bedeli peşinen kabul etmeyen nihai huzura hakikate ulaşamaz. Sorgulamak yanmak arınmaktır arındıkça huzur bulur aşka erer insan... aşkın yakışı karşısında artık sorgulamalar yakmaz olur.Öylece kabul görür genişleyen yürekte.Allah tatmin olmayı nasip eylesin cümlemize ki mutmain olabilsin nefsimiz.Sorguladıkça piramidin en tepesine çıkıp oradan bakar aşağıda iken göremediklerimizi görür kavrar hale geliriz.Bu durum beni hayattan oldukça koparıyor.Düşünüyorum acaba hem içi hemde dışarıyı dengeli tutmak için neler yapabiliriz.Bende dışarıya ilgi çok azalıyor dengeyi nasıl sağlarız dostlar?Yazı çok güzel ve açık olmuş.Elinize sağlıkAnonymoushttps://www.blogger.com/profile/12413751336733791681noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-34904306.post-31664413871133876542007-10-02T19:25:00.000+03:002007-10-02T19:25:00.000+03:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/12413751336733791681noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-34904306.post-44474827708472226052007-10-02T00:01:00.000+03:002007-10-02T00:01:00.000+03:00Her an beynimiz aslında data nın her an yeni bir ş...Her an beynimiz aslında data nın her an yeni bir şanda oluşunu algılıyor ancak değerlendirme eski bilgiler ile olunca bizde yenilenme açığa çıkmıyor. Bu nedenle Üstad Ahmed Hulusi de yeni kelimelerle konulara açıklık getiriyor. Eğer Data kelimesi ile (Allah isminde olduğu gibi) tanrımızı update etmez isek ancak o zaman bizde yenilenme olacak aksi taktirde yine eskiyi yeni gibi konuşacağız. <BR/>diyelimki bir an için bir algılayışta bulundum. işte o an idrak ettiğim benim için o an var oldu ve bir sonraki an yenilenmeye devam etti eğer o algılayışı veri tabanıma göre değerlendirmeye başlarsam bu sefer yine bende yenilenme olmayacak çünkü o algılayış ile kilitli kalacağım.bizler esmanın bir özelliği olarak günlük yaşam içerisinde bizden ortaya çıkanların kaydı altında kalmadan her an ortaya çıkan fiilin bizde oluşturduğu yeniliğe konsantre olmalı, olaylar ve olayların içindekilerle ile kayıtlı kalmamalı gerekir diye düşünüyorum. Burada sanıyorum ki en kritik nokta ego ile değil önce karşındakini düşünerek hareket etmek.Ohttps://www.blogger.com/profile/12207308736045936451noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-34904306.post-43563592593849370282007-10-01T01:13:00.000+03:002007-10-01T01:13:00.000+03:00Bir göz(bakış) var, Rasul-ALLAH'tan gelene "imanlı...Bir göz(bakış) var, Rasul-ALLAH'tan gelene "imanlı yaklaşım" ve sorgulamayla bakan ki bu bakışın kendisi bakışını,düşünüşünü, eylemlerini belirliyor... Bir göz(bakış) de var, şartlanma yollu ve 5 duyu blokajıyla edindiği bilgilere dayanarak hafızasındaki sınırlı alanda dolaşıp, bu sınırlılıktan çıkardığı bir düşünceye dayanan ve bu dayandığı düşünceyle hareket eden... Yani, insan gibi düşünen Tanrı sanısından, Allah gibi düşünen insan anlayışı gibi... Birinde dayanılan nokta, edindiği şartlanmalı bilgi; diğerinde dayanılan nokta = noktası, dayanağı-sınırı olmayan DATA! Veya, "imanlı yaklaşımla" bakan sorgulayıcı(nokta koymayan ve koyduğu noktaya dayanarak düşünmeyen) gözün görüşü! Biri "gören gözün" görüşüne göre her an yeni şandalığı, diğeri gören gözünün görüşü edindiği şartlanmalarla kapandığı için, ölü anılara dayalı sınırlı-dar bakışı ve bu ölü anılar mezarlığında yaşayışı. Kabir yaşamı da "mezarlıktaydı" sanırım. Ölü bilgilere dayanan aklın, bu ölü bilgilere dayanması artık işlememesi-kullanılmaması, aklın durması demek değil midir? Ve bu algılama körlüğü olmaz mı? Sadece ölü bilgilerin-geçmişin alanında, hafızadaki şartlanılmış bilgilere dayanarak yaşanılan mezarlık yaşamı olmaz mı? Abdülkadir Geylani, ilim ilimden cehildir derken; acaba bu manayı da kastetmiş olabilir mi diye düşündüm. Çünkü, ilim bir anlamda RÜYET(görüş) ise; gören gözün görüşü şartlanmalarla körleştiğinde, bu körlüğü yaratan edinilmiş bilgilere dayanan düşünce, bu dayandığı noktadan düşünüşünü bırakmazsa( bu anlamdaki bilgisiyle hareket etmeyi terk etmezse), evrensel bakmayı (sorgulayıcı ve her an yeniyi görücü imanlı bakışı) gerçekleştirememiş olur, dolayısıyla H.z. İsa'nın; "sen insan gibi düşünüyorsun, Allah gibi değil" sözüne muhattap olmuş olur diye düşündüm...Denizhttps://www.blogger.com/profile/08895446915791653027noreply@blogger.com