Rüyâlarımızda gördüklerimiz, hafızamızda kayıtlı olan tüm bilgiler ve hattâ izlediğimiz filmler aslında yaşanılan hayatların birebir yansımaları yani hologramları değil midir?
Aslının “aynı” görüntüsünü veren,TÜM özellikleri aynen yansıtan, 3 boyutlu olmadığı halde var gözüken yani hayâl olan hologram, suda ya da aynadaki aksinizde ortaya çıkıverir... 3 boyutlu kendi yansımamızı seyrederken, kendimizi bir “bütün” olarak görmez miyiz?...
“Hologram 2 boyutlu bir objedir ancak doğru yansıtma durumunda tam bir 3 boyutlu imaj yani görüntü üretir. 3 boyutlu objeyi tanımlamadaki tüm bilgiler, 2 boyutlu hologramın hakikâtinde, özünde kodludur yani bulunmaktadır. Keza, yeni fizik teorilerine göre de Tüm evren bir çeşit hologram olabilir.”(Scientific American, Kasım 05, 2005)
Yukarıdaki hologram tanımı bize neyi anlatmakta?
Buradaki holografik görüntünün tek ilginç gelen yanı tabii ki 3 boyutlu olmasından kaynaklanmıyor. Herhangi bir imajı holografik bir film gibi kaydedip sonra da bu filmi parçalara ayırdığımızda (kaç parçaya ayırırsak ayıralım), o imaj aslının tüm özellikleri ile görüntü vermeye devam edecektir. Bundan da anlayabileceğimiz gibi, holografik bir film parçası BÜTÜN üzerinde kaydedilmiş tüm özelliklere sahip gözükmektedir.
Bu şekilde günümüz teknolojisinde “hologram” pek çok alanda yerini almıştır. Hologram, datanın depolanması için en uygun tekniktir. İki kesişen lazer diski, milyonlarca bilgiyi bir diskte depolayabilir. Bu iki keşişen ışın holografik datayı kaydeder ve daha sonra da kullanır. http://www.sciencedaily.com/videos/2006-08-10/
Holografik olarak datanın kaydedilmesi, başta film endüstrisi olmak üzere pek çok alanda gerçekleşmektedir; Meselâ, binlerce film çok küçük bir hologram diskine kaydedilmek suretiyle tek bir disk üzerinden seyredilebilmektedir. Bilgisayar dünyasında ise, holografik kayıt teknikleri ile hologram disklere (hologram tabakalara) kaydedilen data, isletim sisteminin kapasitesi ölçüsünde mevcut datayı desifre edip okuyabilmektedir.Tıpkı bir bilgisayar gibi beynimizde TÜM bilgi-DATA- holografik olarak kayıtlı olmasına rağmen, işletim sistemimiz kapasitesi kadar yani bizden ortaya çıkan özellikler kadarıyla o bilgiyi okuyup, deşifre etmektedir. Bu deşifre olunan bilgiler de 3 boyutlu holografik imajlar olarak, mekânsızlığı mekân, zamansızlığı zaman, yerçekimsizliği yerçekimi halinde bir illüzyona dökmektedir.
Eğer, hologramın TEK bir BÜTÜN’ün TÜM özelliklerinin her bir noktasında orijinalini yansıtması olduğunu aklımızdan çıkartmazsak, bence bu bizi başka bir noktaya yöneltebilir:
Ancak, 5 duyu algılama araçları ile koşullanmış ve sınırlanmış olan bizler, tabii ki beynimizdeki eşsiz ve sınırsız kapasiteden bihaber, sınırlı bir alanı "Tüm" kabul edip, o çerçevede algıladığımız ve bize göre gerçek, hakikâtte sanal olanı deşifre etmeye çalışıyoruz ve bunu yaparken de TEK’in bizde yansımasının bizim dışımızda yani beynimizin dışında 3 boyutlu holografik imajlar şeklinde olduğunu düşünüyoruz!!!. Hakikâtte ise, tek DATA ve o DATA’nın kendisinden kendisine seyrettiği bir TEK FİLM vardır ve hattâ bu DATA gibi sayısız DATA’lar, sayısız filmlerle her bir karede her an kendini yansıtmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder